top of page

İş hayatında bizi ne mutlu eder?

İnsanların çoğunluğu için hayattaki hedefler sarihtir : Hayatta kalmak, kendisinden sonra gelecek nesiller yetiştirmek ve mümkünse bunu bir derece rahatlık ve itibar içinde yapmak.


Güney Amerikan'nın şehirlerine yayılmış gecekondu mahallelerinde ve Afrika'nın kıtlık bölgelerinde yaşayanlar için, her gün açlık problemini çözmesi gereken milyonlarca Asyalı ya da belirli bir kesimi lüks içinde yaşayan Kaliforniya'daki 150 bin evsiz için bunların dışında umut edilecek fazla bir şey yoktur.


Lakin hayatta kalmaya dair temel problemler çözülür çözülmez sadece yeterli yiyecek ve rahat bir barınak sahibi olmak insanları memnun etmek için artık yeterli değildir. Bolluk ve güç ile beraber beklentiler artar. Varlık ve rahatlık seviyemiz arttıkça ulaşmayı umduğumuz mutluluk hissi uzaklaşmaya devam eder. Gelişmiş ülkelerde refah içinde yaşayanlar canlarının istediğini alıp yiyebilir / giyebilir ve lüks evlerde hayatlarını sürdürebilirler. Fakat tatmin olmak için bundan daha fazlası gereklidir.


Artan beklentiler paradoksu hayat kalitesini arttırmanın başa çıkılmaz bir görev olabileceğini gösterir. Aslında, verdiğimiz mücadeleden hoşlandığımız sürece hedeflerimizi arttırmada bir problem yoktur. İnsanlar başarmak istediklerine çok odaklanıp içinde bulundukları mücadeleden zevk almayı bıraktıklarında problemler zuhur eder ve bunu yaptıklarında mutlu olma şansını kaçırırlar.


İnsanların artan beklentileri onları hayal kırıklığı oluşturan bir monotonluğa düşürür. Lakin pek çok fert bundan kaçmanın yolunu bulur. Bu insanlar maddi şartları ne olursa olsun hayat kalitesini artırabilen, doyum sağlayan ve çevrelerindeki insanları biraz daha mutlu etmenin yollarını bilen insanlardır.


Böyle kişiler enerjik bir hayat sürerler. Çeşitli deneyimlere açıktırlar. Öldükleri güne kadar öğrenmeye devam ederler. Diğer insanlarla ve içinde yaşadıkları çevreyle güçlü ilişkileri ve bağları vardır. Zor veya zahmetli olsa bile yaptıkları her işten zevk alırlar, yollarına ne çıkarsa çıksın aşmak için mücadele verirler. İman varsa imkan vardır ilkesiyle hareket ederler. Belki de en güçlü yanları hep bir "makul ve zorlayıcı" hedefe doğru, durmadan, ara vermeden, aynı motivasyon ve iştiyak ile çalışmalarıdır.

"O halde bir işi bitirince hemen diğerine koyul" (İnşirah, 7)

Araştırmalara göre insanları motive eden 3 temel faktör, hayatta gerçekleştirmek istediklerini yapmaya çalışmak için önlerinde hep makul hedefler olması (purpose), bir konuda uzmanlaşma arzusu ve merakı (mastery) ve bütün bunları yaparken az da olsa akışa etki edebilme, irade ve söz sahibi olabilme imkanıdır (autonomy).


Bütün bunlar aslında içsel motivasyon unsurlarıdır. Birer dış motivasyon unsuru olan para ve mülkiyet yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı tam anlamıyla mutluluk sağlamaz. Hem iç hem de dış motivasyon unsurlarının sürdürülebilir ve tatminkar olabilmesi için ihtiyaç duyulan bir başka unsur daha vardır. Mevzu bahis motivasyon unsurlarını ihata eden, üst seviyede bir mefhum olarak karşımıza çıkan kanaat.


Hedefe ulaşabilme gayreti ve mücadelesi yerine hedefin kendisi mutluluk şartı olursa, hedefe ulaşılamadığında mutluluk vuku bulmaz. Ustalaşma iştiyaki ile hareket etme güdüsü yerini elde edilemeyen ustalık karşısındaki mutsuzluğa, pes etmeye ve ümitsizliğe bırakabilir. Akışa etki edebilme iradesi, otonom hareket edebilme arzusu yerini kaosa, aşırı hürriyet talebine ve uçlarda hedonizme, haz ve zevk için yaşama isteğine bırakabilir.

Kendisine sunulan imkanlardan sürekli şikayet eden kişiler, ellerindeki imkanları başarıya ulaşmak için kullanmak yerine sürekli sistemi ve / veya başkalarını suçlamaya, kendilerini düzeltip mesuliyet şuuru ile problemleri çözmek yerine onları inkar etmeye devam ederler.


Elbette liderlerin, idarecilerin görevi 3 temel motivasyon unsurunun etkili olabilmesi için gerekli olan sistemleri inşa etmektir. Ancak bu yapılsa dahi kanaat sahibi olmayan zihinler için işler yine de istenildiği gibi gitmeyecektir.


Sözün özü; insanları motive edebilmek, iç motivasyon unsurları için elverişli çalışma şartlarının oluşması / oluşturulmasına bağlıdır ve bunların kanaat zırhıyla korunmaları gerekir. Bu sayede dış motivasyon unsurları temel ihtiyaçları karşılamak için yeterli olacak ve kişinin kendini ve hayattaki hedeflerini gerçekleştirebilmesi için yeterli olan iç motivasyonun önü açılmış olacaktır.


- Mihaly Csikszentmihalyi, Flow

- Daniel Pink, Drive

- Jurgen Appelo, Management 3.0

bottom of page